BAHARI BEKLERKEN…

BAHARI BEKLERKEN…

Hayat olağan akışı ile sürerken, insan doğası gereği bazı güncel olayları da yaşamaktadır. Bu güncel olaylar, Radyo-Tv-Gazeteler-İnternet gibi iletişim araçlarıyla da izlenmekte ve irdelenebilmektedir. Teknolojinin çağımıza getirdiği yenilikler sayesinde bu olayları ve olguları çok kısa zamanda duyabiliyor, talep edebiliyor ve yorumlayabiliyoruz.
 
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun İl Sağlık Müdürlüklerine göndermiş olduğu yazı neticesinde İl Sağlık Müdürlüklerinin eczane eczacılarına yönelik olarak gerçekleştirdiği “ ’Akılcı İlaç Kullanımı, Soğuk Zincire Tabii İlaçların Muhafaza ve Sevki’ konulu bilgilendirme eğitimi”nden ve Ankara Eczacı Odası Yönetim Kurulu olarak “Ebola Hastalığı” ile ilgili uzman talebimize karşılık bu hastalık hakkında verilen eğitimden bahsetmek istiyorum. Bu eğitimin sadece Ankara’da değil, tüm illerde yapılıyor olması ve yine buna bağlı olarak iletişim ve haberleşmenin bu kadar hızlı ve güçlü olması sayesinde her bölgede farklı değerlendirmelerde de bulunulmuş olması, hepimiz için oldukça memnun edicidir.
 
30 yılını geçmiş bir eczacı olarak bana en ilginç gelen; kurumun eczane eczacılarıyla iç içe olamayışı ve eczane eczacılarıyla bunu alın, almayın, yapın, yapmayın gibi yasaklar ve kurallar silsilesiyle iletişimde olmasıdır. Bu görüşlerime rağmen, kurumun son dönemde bilgilendirme eğitimi adı ile gerçekleştirdiği toplantının, kurum ile eczacının yakınlaşmasına ve diyalog gelişimi sağlamasına vesile olması açısından oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum.
 
İletişim çağında yaşamanın bir gereği olarak sürekli görecek ve sürekli duyacağız. Evet, hepimiz, akşam haberlerini dinlerken bir televizyon kanalının haberi ile şaşırdık. Ülkemizdeki tüm meslektaşlarımızı zan altında bırakacak bir üslupla yorumlayarak ilginç bir haber yapan TV kanalı, belli ki sansasyon yaratacak bir haber bulamamış ve bu yolla kendisine prim yapmayı amaçlamıştı. Dediğim gibi haber bulamayan ve çok da izleyicisi olmayan bu kanal maalesef “Kötü niyetli eczacılar” başlığıyla gündemimize düştü. Uyuyamadığım ve sabahı zor ettiğim gecenin ardından Ankara Eczacı Odası Yönetim Kurulu olarak kanala gerekli cevabı hazırladık. Bildiri niteliğindeki cevabımızı, ilgili TV kanalına ve tüm basına fax yoluyla ilettiğimiz gibi canlı yayına çıkma talebimizi de ilettik.
 
Bu televizyon kanalının, mesleğimizi toplumda itibarsızlaştırmaya çalışarak başka amaçlara hizmet ettiğini anlamamak mümkün değildir. Ancak, benzer şekilde densiz haberler yapmaya yönelik girişimlerde bulunmaya devam etmesi halinde tüm eczacı kamuoyundan gerekli cevabı alacaklarını bilmelerini isterim. Bu iletişim çağında yaşadıkça daha neler göreceğiz neler duyacağız kim bilir..
 
Günümüz iletişim çağından çıkıp bir de 20. Yüzyılın başlarına, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına bakalım. 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin, emperyalist devletlerce işgal edilmesinin ardından Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu’daki birlik komutanları ile (Kazım Karabekir, Refet Paşa, Ali Fuat Paşa, Raif Bey) Amasya’da buluşarak Amasya Tamimi’ni yayımlamıştır. Sivas Kongresi’nde ve Erzurum Kongresi’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin etkinliğinin sağlanması ve yapılan barışlarda da bu etkinliğin kabul edilmesi sağlanmıştır. İşte tüm bunların gerçekleşmesi adına yapılan tüm mücadeleler, TBMM’nin ve Cumhuriyet’in varlığı için olmuştur. Çeşitli cephelerde gerçekleştirilen savaşlar ve imzalanan anlaşmalar hep bu iki kavram üzerinden yürütülmüş ve bu uğurda tüm mücadeleler emperyalizme karşı verilmiştir.
 
Ve nihayetinde 29 Ekim 1923´te Cumhuriyet tüm bu mücadelelerin ardından ilan edilmiştir.
 
Cumhuriyet, halk tarafından seçilen vekillerden oluşan parlamenter sisteme dayanan ve başında Cumhurbaşkanı olan, anayasayla belirlenmiş siyasi bir rejim şeklidir.
 
İlk Cumhurbaşkanımız da Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Bu, bir film değildir.  Ülkemizde böyle bir film mevcut olmadığı gibi bunun bir film olarak düşünülmesi de affedilebilecek bir durum değildir. Bu, inkar edilemeyecek gerçeklerden biridir. 
 
Türkiye Cumhuriyeti bir gerçektir. Bilinmelidir ki; bu gerçeği inkar edenler önce kendilerini inkar ederler.
 
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.”                                                                                                                                                       M. Kemal ATATÜRK
 
Cumhuriyeti tüm güzellikleriyle yaşadığımız güzel ülkemizde, Ocak Ayı’nın son günlerini yaşıyoruz ve mevsim itibariyle baharın geleceği günlere doğru adım adım ilerliyoruz. Mutlaka her mevsimin kendine has güzellikleri vardır ama baharın güzellikleri benim için bir başkadır. Sanıyorum bazı şairler için de öyle ki kışa değil bahara yönelik şiirler ve besteler daha fazladır.
 
Mesleğimiz açısından son yılları kış mevsimi gibi değerlendirirsek; Şubat ayından sonraki süreci de mesleğimizde hep iyi ve güzel olguların hayata geçeceği bir dönem olarak; tıpkı çiçeklerin açtığı, doğanın kendini yenilediği, bitkilerin yeniden filizlendiği bahar mevsimi gibi yaşamak en büyük dileğimdir.
 
Saygılarımızla.
SÜLEYMAN GÜNEŞ
BAŞKAN