14 Mayıs Konuşması

14 Mayıs Konuşması

Değerli Meslektaşlarım; sizleri öncelikli olarak Yönetim Kurulu arkadaşlarım adına da olmak üzere saygı ile selamlarım.

         Terörü, terörizmi destekleyen ve yardım edenleri kınıyor, ülkesi için şehit olan askerlerimize, güvenlik güçlerimize, vatandaşlarımıza rahmet, şehit ve gazilerimizin yakınlarına ve vatandaşlarımıza sabır diliyorum.

         Bu yıl Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile düzenlediğimiz, bilimsel eczacılığın ülkemizde aktif olarak hayata geçişi ile tam 177 yıl oldu. Bu yıl bilimsel eczacılığın yanı sıra TEB ve 8 eczacı odasının 60.yılı kutlanıyor. Bu sekiz eczacı odasından birisi de bizim eczacı odamız Ankara Eczacı Odası’dır.

         Bilimsel eczacılığın gelişimi ile birlikte ağırlıklı olarak yabancıların elinde bulunan eczacılık Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ve hatta 1940-50 li yıllara kadar devam etmiş. Sanat icra eden diğer meslekler gibi eczacılıkta alaylı ve mektepli yapısında gelişimini sürdürmüş.

1956 yılında 6197 sayılı yasanın kabulü ile birlikte TEB ve bağlı eczacı odaları kurulmuş ve yasa olarak çok küçük değişiklerle günümüze gelmiştir. En son 31 Mayıs 2012 tarihinde 6308 sayılı yasa ile 6197 ve 6643 sayılı yasalarda değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

         Aslında 6197 ve 6643 sayılı yasanın bazı maddeleri ve buna bağlı olarak yönetmeliklerde hala düzenlemelere ihtiyaç duyulmakta ise de bu yasalara 3-5 yıl daha müdahale yapılmamasında yarar olduğunu düşünüyorum.

2014 yılında yayımlanan yönetmelikte yeniden revizyon yapılmış, ancak tam anlamıyla sorunların giderildiği yönetmelik olduğunu düşünmüyorum.

         Mesleki sorunlar her yıl olduğu gibi farklı boyut ve şekillerde değişkenlik göstererek karşımıza gelmektedir.

         Evet…

         Dünya değişiyor. Teknolojik olarak alt yapıya ayak uydurmalıyız. Ama bunun için bizlerin ekonomik yapılarımızın gelişimini engelleyerek bu taleplerin yerine getirilmesi için baskı yapılması oldukça düşündürücüdür.

         İlaç fiyatlarının dibe vurduğu, sakızdan daha ucuza satıldığı süreçte masrafların ilaç fiyatlarının tam aksine her geçen gün bir öncekinden daha yukarıya doğru çıkışı ile yeniliklere ayak uydurulması çok zordur. İşte bunun için de eczane eczacılarına hem ekonomik destek olması adına hem de gerçekten danışman eczacı kimliğinden dolayı meslek hakkı kavramının hayata geçirilmesi gerekmektedir.

         Tarihsel olarak geçmişe baktığımızda; ülkemizde majistral ilaçlar daha ağırlıklı olarak tedavide yerini almış, hastalarımız reçeteleri ile eczanelere geldiklerinde bazı ilaçların belirli günlerde toplu olarak hazırlanıp, şişelere- yağlı mukavvadan yapmış pomat kutularına bölüştürülerek sunulurken, bazı hastaların ilaçları birkaç saat sonra hazırlanabildiği gibi, birkaç gün sonra bile teslim edildikleri olurken, hazır preparatların hasta reçetelerine yazılması daha azınlıkta imiş.

         Cumhuriyetin kurulmasından sonraki yıllarda yine benzer olayların olduğu, hazır preparatların majistrallere göre daha az ve pahalı ancak majistrallerin ise daha ucuz olduğu anlatılmaktadır.

         Ülkelerin, teknolojilerin ileriye gitmesiyle, ilaç sanayinin ve araştırmaların artmasına bağlı olarak hazır preparatlar, majistral preparatların yerini almaya başlamıştır.

         Laboratuvar olarak kurulan, ülkemizde ki üreticilerin de teknolojinin ilerlemesine ve ekonomik güçlerinin büyümesine bağlı olarak, laboratuvar olmaktan çıkarak üretici firmalar halinde hayatımızdaki yerlerini almışlardır.

         Devleşen dünya üreticileri, siyasi erk tarafından verilen dışa açılım kararına bağlı olarak gelişme çağını tamamlamış yerli sanayilerin yabancılaşmasına neden olarak el değişim sürecine geçmiş ve günün ilaç sanayisine dönüşmüştür.

         Bu gelişime bağlı olarak güçlenen sanayiye karşılık sağlık hizmetini geliştirme adına alınan kararla sağlık politikası üzerinde de farklılaşmayla sağlıkta dönüşüm projesi ile kurumlarda da değişiklikler oldu ve Sosyal Güvenlik Kurumu ilaç ve sağlık hizmet sunumunda tek alıcı konumuna geçti.

         Sağlıkta değişim ve gelişim politikasının en büyük baş aktörü eczacılar oldu. Eczacılar her noktada hizmet ağı genişleyen Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çalışanları oldu. Tüm bu destek ve gayretin karşılığında ise mağdur olan yine eczacılar oldu. Buradan eczane eczacılarının sorunlarına tek tek anlatacak olursam törenimiz bitmez.

         Aynı şekilde devlet kurumlarımızda çalışan, dönüşümün en büyük destekçisi ve çalışanı olan kurum eczacılarımızda sorun yumakları içerisinde çalışmaktadırlar.

         Sağlık Bakanlığı, Bakanlığa bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu’nda çalışan meslektaşlarımızın, özlük hakları, döner sermaye hakları, maaş yetersizliği, mazeret iznine bağlı kesintilere uğramaları, yine Halk sağlığı kurumuna bağlı hastanelerde çalışan meslektaşlarımızın özlük hakları, maaş yetersizliği ve çalışma ortamlarının binalarda uygun yerler olmaması,

         Fakültelerde yine benzer sorunlar, akademik aşama yapan meslektaşlarımıza kadroların geç gelmesi veya gelmemesi, YÖK ile Rektörlük arasında ki sorunların akademik yapıya da sorun olarak yansıması ve en çok bilimsel yayın yapan eczacılık fakülteleri olmasına karşın, fakülteler de proje araştırmalarında gereken destek ve yardımların yapılması halinde mesleki gelişim ve akademik yapının daha da gelişmesi adına önemli. Eczacılık fakülteleri sayısının artması, artan fakültelerde öğretim kadro ve yöneticilerinin eczacı olmaması veya sayıca yetersiz olması, öğrencilerin ise taban puanına tabii olmaması önemli sorunlarımızdandır.

         Mesleğimiz için, özellikle son 10 yılında sanayide, akademide, bürokraside, serbest eczacılıkta, hastanelerde velhasıl tüm branşlarda sorunların yok olduğu, her anlamda özellikle ekonomik alanda iyileşmenin gerçekleştirildiği güzel günlerin gelmesini diliyorum. Yine aynı şekilde ülkemiz için ekonominin daha iyi olduğu, terörün ve terörizmin sona erdiği, birlik ve beraberliğin her anlamda gerçek olduğu bir ülke olmasını diliyorum.

         Konuşmanın başında da değindiğim gibi bu yıl Ankara Eczacı Odası’nın kuruluşunun 60.yılı. Bu 60 yıllık süreçte mesleğimiz adına hizmette bulunan, kurulduğu ilk günden bugüne kadar mesleğine ve meslektaşlarına hizmet eden, oda organizasyonlarında görev alan; tüm Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu, Haysiyet Kurulu ve Türk Eczacı Birliği Büyük Kongre Delegeleri, Oda Komisyonlarında görev yapmış tüm abilerim, ablalarım, arkadaşlarıma, kardeşlerime, yine aynı şekilde bizlerin, biz eczacıların yetiştirilmesinde emeği geçen, hayatta olan ve olmayan, şu anda aktif olarak görev yapan ve emekliye ayrılmış olan tüm hocalarıma,

huzurunuzda ayrı ayrı teşekkürü borç bilirim.

         Büyük Öder Mustafa Kemal Atatürk;

          “ Geçmişini bilmeyen geleceğe yön veremez ” der

         14 Mayıs Eczacılık Günümüz Kutlu Olsun.

         Saygılarımla.

ECZ. SÜLEYMAN GÜNEŞ
BAŞKAN