TEB 41. Dönem Merkez Heyeti İkinci Bölgelerarası Toplantı Konuşması

TEB 41. Dönem Merkez Heyeti İkinci Bölgelerarası Toplantı Konuşması

Türk Eczacıları Birliği (TEB) Merkez Heyeti Başkan ve Üyeleri, Denetim Kurulu Başkan ve Üyeleri, Değerli Oda Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Kooperatifimizin Değerli Başkan ve Temsilcileri, Kıymetli Delegeler,

Burada bulunan ve internet üzerinden bölgelerarası toplantıyı takip eden değerli meslektaşlarım, sizleri Ankara ve Kırıkkale eczacılarımız ve yönetimimizdeki tüm arkadaşlarım adına saygı ve sevgi ile selamlarım.

Kocaeli Eczacı Odamızın Değerli Başkan ve Yöneticilerine,  Ankara'dan yola  çıktığımız andan itibaren bize yardımcı olan değerli meslektaşımız Ecz. Fatih kardeşime konukseverliği için tüm ekip arkadaşlarım adına teşekkür ederim.  Bir teşekkürüm de göreve geldikleri günden bu yana yaptıkları için Türk Eczacıları Birliği (TEB) Merkez Heyeti'ne ve TEB'in değerli çalışanlarına olacak.

Aramızdan ayrılan, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi hocalarımızdan, değerli hocam Prof. Dr. Murat Şumnu'ya da Allahtan rahmet diliyor ve kendisini saygıyla anıyorum.

Bölgelerarası toplantımızda önceki toplantıdan bu güne kadar geçen sürede yaşadığımız sorunlarımızı paylaştık. Ancak son dönemde Odamıza gelen şikayet ve soruları da paylaşmamız gerekiyor.

Değerli Meslektaşlarım,

Mamalar ile ilgili sıkıntılar yaşandığını biliyoruz ve bu durum raporda yer alan ile reçetede yer alan mamaların farklı olmasından kaynaklanıyor. Aynı marka ancak farklı formülasyonlu mamaların Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kodları aynı ve Medula'da farklı mamalara aynı işlem kodu ile işlem yapılıyor. Bu problemin çözülmesi için SGK'nın aynı isimli farklı formülasyonlu her mama için ayrı bir kod tanımlaması gerekiyor.

Yine şeker ölçüm cihazları striplerinde ortaya çıkan fiyat farkı da bir sorun. Bu striplerin fiyatları Medula Provizyon Sistemi'nde fiyatla kıyaslayınca eczaneden eczaneye farklılık gösteriyor ve bu durum hasta ile eczacılar arasında tartışmalara neden oluyor.

Bir diğer konu ise hasta altı bezlerindeki aşırı fiyat artışları… Bu artış nedeni ile hastaların eczaneye ödemesi gereken fiyat farkı arttı. Bu nedenle hasta alt bezi fiyatlarının güncellenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Eczanelerimizde:

  1. Günlük satışların işlendiği paket program,
  2. SGK reçetelerinin işlendiği Medula Eczane Provizyon Sistemi,
  3. Kontrole tabi ilaçların kayıt edildiği Renkli Reçete Sistemi (RRS)
  4. Sıralı/kotalı dağıtılan ilaçlar için Farma Inbox

programları kullanılmaktadır.

Kullanılan tüm bu programlar ortak bir program haline getirilerek eczanelerimizdeki iş yoğunluğunun azaltılmasına katkı sağlanabilir.

Kontrole tabi ilaç kullanan raporlu hastaya üç aylık ilaç yazıldığında Medula bu hastanın ilaçlarını 15 gün önceden almasına olanak sağlarken, RRS'de hasta ilaçlarını 15 gün önceden alamamakta, ilacın bittiği son günü baz almaktadır. Bu da hastanın ve eczacının mağdur olmasına neden olmaktadır. Bu konuyla ilgili elimde reçete örneği de mevcuttur. Merkez Heyetimiz isterse kendilerine takdim edebilirim. Bu sorunun giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Saygıdeğer Meslektaşlarım,

Bir diğer husus ise Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) reçeteleri. TBMM'nin SGK ile yapmış olduğu protokol gereği vekiller ilacını aldıktan sonra ilgili eczacının reçete ve faturayı TBMM'ye göndermesi gerekmektedir. Oysa bu işlem yine eczanede yapılıp, eczacı SGK'ya fatura kesebilmelidir. SGK ile TBMM kendi aralarında mutabakata varmalıdır. Bu durum sadece Ankara ve Kırıkkale ili eczacılarımızın sorunu olmayıp ülkemizdeki tüm eczacıları ilgilendirmektedir. Bu konuyu gündemimize taşımayı talep ediyorum.

Yine bir başka konu önümüzdeki günlerde başlayacak olan Protokol görüşmeleri ve Protokol'de mutlaka ve mutlaka çözüm bulunması gereken 5.3.5 maddesi. Bu maddeye göre eczacı hasta veya hasta yakınına ilaçlarını eksiksiz ve tam olarak vermiş olsa dahi herhangi bir zamanda doktor, ilaç, eczacı vb. incelemeye takılıp soruşturma geçirdiğinde hasta, "Ben ilaçlarımı almadım." dediği anda eczacı ilacı vermemiş gibi bir durum ortaya çıkabiliyor ve sıkıntılar yaşanıyor. Bu durumun bir şekilde ortak akılla acilen çözümlenmesi gerekiyor.

Yine bizce önemli olan ve Merkez Heyetimizin de sahip çıkmasının önemli olduğu bir diğer konu ise; "Eczacı" ibaresi. Bildiğiniz üzere 26.02.2014 tarihinde bir ilaç firması, 12.11.2015 tarihinde de bir dergi hakkında "Eczacı" ibaresinin patent hakkını almak ve kullanmak konusunda dava açtık ve davaları kazandık. Dava en son Yargıtay yolu açık olmak üzere karara bağlandı. Bizler TEB'in bu konuya sahip çıkmasını istiyoruz.  Çünkü "Eczacı" ibaresi mesleki bir tanım olup, bu unvanı sadece eczacılar kullanabilir.

Eczacı ibaresi kullanılamayacağı gibi, "Eczacı" ödülleri üçüncü kişilerce de verilemez. Eczacıya bir ödül verilecekse bunu tıpkı Dünya Eczacılık Günü'nde olduğu gibi TEB Eczacılık Akademisi ve/veya TEB Merkez Heyeti vermelidir. TEB'in bu konuda da adım atmasını hatta kendilerinin vermiş olduğu ödülleri çoğaltarak daha fazla kategoride vermesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Saygıdeğer Meslektaşlarım,

Ankara Eczacı Odası olarak yapmış olduğumuz sosyal sorumluluk projelerimizden bahsetmek isterim. Bildiğiniz gibi kan acil değil sürekli bir ihtiyaçtır. Kan bağışı kadar önemli bir diğer konu da kök hücre bağışıdır. Biz de Ankara Eczacı Odası olarak kan ve kök hücre bağışı konusunda farkındalığı artırmak için Türk Kızılay'ı ile işbirliği yaptık ve 6 Aralık tarihinde kan bağışı kampanyası düzenledik. "Bir Hayata Can Verin" sloganı ile gerçekleştirdiğimiz kampanyamıza 200'e yakın eczacı,  eczacı yakını ve vatandaşımız ilgi gösterdi.

Yine Odamız tarafından gerçekleştirilen meslek içi eğitim programları ile meslektaşlarımız ile mesleki bilgi ve becerilerinin paylaşıldığı faaliyetlerimiz de tüm hızıyla devam etmektedir.

Değerli Meslektaşlarım,

Yardımcı eczacılık konusuna gelirsek,bu konu Meclis gündemine taşınmadan önce Dekanlar Kurulu Konseyi'nin yayımlamış olduğu deklarasyona Odamızın resmi internet sitesinde yer vermiştik. Konu TBMM gündemine taşındığında da bu konudaki görüşlerimizi iletmiştik.

Ayrıca konuyu Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) Başkan Yardımcısı ile de görüşmüştük. Yapılan görüşmede  mevcut eczacılık fakültesi sayının fazla olduğunu, yeni fakülte açılmaması gerektiğini, eczacılık fakültelerinde eğitim veren akademisyenlerin ve dekanların eczacı kökenli olması gerektiğini iletmiştik ve eczacılık fakültelerine giriş taban puanlarının yukarılara çekilmesi gerektiğini belirtmiştik.

Değerli Meslektaşlarım,

Demokrasi: "Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi." olarak tanımlanmaktadır ve tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka, tekrar vurgulamak istiyorum "eşit hakka" sahip olduğu bir yönetim biçimidir.

Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen; üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları, bazı sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilmektedir.

Demokrasi kavramı, yönetimin kimin elinde bulunduğu; liberalizm ise, yönetimin ekonomik güç ve yetkilerinin kapsamı ile ilgilidir. Yönetimin bir tek kişi veya bir grup ya da zümre elinde bulunması “otokrasi“; halkın elinde bulunması ve temsilcileri aracılığıyla kullanılması ise “demokrasi” yi ifade etmektedir.

Değerli Meslektaşlarım,

Sivil toplum kuruluşları demokratikleşme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Gerçek bir sivil toplum ancak demokratik bir ortamda gelişebilir. STK'ların gelişimi de ülkede demokrasinin gelişimi ve yerleşimi adına oldukça önemlidir.

Hatta devleti yönetmeye talip olan siyasi partiler bile örgütlenme hakkının kullanılması bağlamında sivil toplumun önemli bir parçasıdır. Siyasi partilerin adayları seçilip parlamentoda görev alana kadar sivil toplumun birer temsilcisidir.

Meslek örgütleri salt üyelerinin hak ve menfaati açısından değil, demokrasinin eksiksiz ve arızasız işleyebilmesi açısından da son derece önemli işlevlere sahiptir. Siyasetçi Alfred E. Smith, "Demokrasinin bütün hastalıkları daha fazla demokrasi ile tedavi edilir." demiştir.

Meslek örgütlerinin bölünerek, parçalanarak, küçültülerek merkezi-demokratik yapılardan, birbiriyle rekabet halindeki yerel yapılara dönüştürülmesi mesleklerin işlevsizleşmesi anlamına gelecektir. Bu bakımdan demokrasi kurallarını kendi yapısına katabilen, yaygınlaştırabilen STK'lar dimdik ayakta kalabilir ve demokrasinin ülke genelinde kalıcı olmasını sağlayabilir.

Saygıdeğer Meslektaşlarım,

Meslek örgütleri çoğulcu demokrasi ile yönetilmektedir. Yani çoğunluğun mutlak hakimiyetini reddeden, azınlıktakilerin siyasal ve kültürel haklarının kabul edilmesi gerektiğini ve azınlığın da bir gün çoğunluk olabilme hakkının verilmesini savunan demokrasi anlayışıdır. Bu bakımdan da örgütsel yapı içerisinde farklı görüşe sahip bireylerin de hak ve düşüncelerini özgürce dile getirmesi ve hatta bunu savunması demokrasinin gereğidir. Böyle de olmalıdır.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk de demokrasiyi vurgulamak için, "Fikirler zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öl-dü-rü-le-mez!" demiştir.

Hepinizin yeni yılını içtenlikle kutlar. Saygılar sunarım.

ECZ. SÜLEYMAN GÜNEŞ
ANKARA ECZACI ODASI BAŞKANI